Hac; hac ayları denilen zaman dilimi içinde yapılan bir ibadettir.
Hac ayları Hicrî takvime göre Şevval ve Zilkade ayları ile Zilhicce ayının ilk on günüdür. Hac, bu aylar içinde Umresiz de yapılabilir, umre ile birlikte de yapılabilir. Haccın Umresiz ya da umre ile birlikte yapılmasına haccın eda şekilleri denir.
Haccın eda şekli üçtür:
1- İfrat haccı
2- Temettü haccı
3- Kıran haccı
İfrat Haccı
İfrat haccı, Umresiz yapılan hacdır. Aynı yılın hac ayları içinde, hacdan önce umre yapmaksızın hac niyetiyle ihrama girilir ve yalnızca hac yapılırsa ifrat haccı yapılmış olur.
Temettü Haccı
Temettü haccı, aynı yılın hac ayları içinde önce umre yapıp ihramdan çıktıktan sonra yeniden hac için ihrama girerek yapılan hacdır. Temettü haccı yapacak olanlar, mikat sınırında veya daha önce umreye niyet ederek ihrama girerler. Umre yaptıktan sonra ihramdan
çıkarlar. Daha sonra zamanı gelince hac için ihrama girerler. Hacclarını eda ettikten sonra ihramdan çıkarlar.
Kıran Haccı
Kıran haccı, aynı yılın hac ayları içinde umre ve hacca birlikte niyet ederek ikisini aynı ihramla yapmaktır. Kıran haccı yapacak olanlar mikat sınırında veya daha önce umre ve haccın her ikisine birden niyet ederek ihrama girerler. Umre yaptıktan sonra ihramdan çıkmazlar, aynı ihramla haccı da eda eder, sonra ihramdan çıkarlar.
Kıran ve temettü haccı yapanların şükür kurbanı kesmeleri vaciptir. İfrat haccı yapanların şükür kurbanı kesmesi gerekmez.
HACCIN YAPILIŞI
Bir Hacc vazifesini farzları, vacipleri, sünnetleri ve adabı dairesinde yapacak bir kimse, şu şekilde hareket eder: Öncelikle Hanefi mezhebinde en faziletli hac şekli; Kıran Haccı olduğu kabul edilmiştir. Efendimiz s.a.v. ömründe bir Hac yapmış (Veda Haccı) ve Kıran Haccına niyet etmiştir. Bu yüzden bizlerde en faziletli olan Kıran Haccına niyet ediyoruz. Şimdi haccın yapılışını anlatırken, haccın eda şekillerinden “Kıran Haccı”nı esas alacağız. Haccın diğer eda şekillerini ise, Kıran Haccı ile bunların arasındaki farkları belirterek yetineceğiz.
Kıran Haccının Yapılışı
- İhrama Girmek
Hacc yapacak bir kimsenin ilk işi ihrama girmektir. İhrama girmek haccın şartıdır. İhrama girmeden hac yapılamaz.
İhram Nedir?
Haccın şartlarından biri olarak ihram, hac ya da umre yapmaya niyet eden kişinin, başka zamanlarda işlemesi mübah olan bazı fiil
ve davranışları, belirli bir süre kendisine haram kılması, yasaklamasıdır. Buna “ihrama girme” de denir.
İhrama girmiş olmanın gereklerinden biri olarak bürünülen havlu ve benzeri türden dikişsiz kıyafete de halk arasında ihram denmektedir. Ancak “ihram” bu değildir. Usulüne göre ihrama girilmediği sürece söz konusu bu örtülere bürünmekle ihrama girilmiş olunmaz.
İhrama Nasıl Girilir?
İhrama, “Niyet” ve “Telbiye” ile girilir. “Niyet” ve “Telbiye” ihramın rükünleridir. Bunlar olmadan ihrama girmek gerçekleşmez. Ancak ihrama girmeden önce, sünnet ya da müstehap olarak yapılması gereken hususlar vardır. İhrama girerken bunlara da riayet edilmelidir.
Buna göre:
İhrama girmek isteyen kimse, ön hazırlık olarak tırnaklarını keser. Gerekiyorsa koltuk altı ve kasık kıllarını temizler, saç ve sakal tıraşı olup bıyıklarını düzeltir. Mümkünse gusleder. Bu gusül temizlik amacıyla yapıldığı için özel durumda olan bayanlar da guslederler. Gusül mümkün olmadığında abdest alır. Varsa güzel koku sürünür. Giymekte olduğu normal giysilerini ve iç çamaşırlarını çıkarıp, sadece “izar” ve “rida” denilen iki parça ihram örtüsüne sarınır. Başını açar, çoraplarını ve ayakkabılarını çıkarır. Terlik ve benzeri şeyler giyer. Bayanlar normal kıyafetlerini değiştirmezler.
Bundan sonra, kerâhat vakti değilse iki rek’at “ihram namazı” kılar. Namazdan sonra aşağıda belirtileceği şekilde niyet eder. Arkasından da yüksek sesle telbiye söyler, sonrasında salevat getirmek sünnettir. Bayanlar telbiye söylerken seslerini yükseltmezler.
Niyet ve telbiyenin yapılmasıyla ihrama girilmiş ve “ihram yasakları” başlamış olur.
İhrama giren kimseye, ihramlı olduğu sürece “muhrim” denir.
Niyet
“Niyet”, yapılacak haccın şeklini kalben belirlemektir. Ayrıca lisanen söylenmesi müstehaptır. Burada Kıran haccının yapılışı esas alındığına göre niyet, Umre ve Hacc için beraber yapılacaktır.
Şöyle niyet edilir:
“Allah’ım senin rızan için umre ve hac yapmak istiyorum. Bunları bana kolay eyle ve benden kabul eyle. ”
Telbiye
(Lebbeyk Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk, innel hamde ve’n-ni’mete leke ve’l mülk lâ şerike lek) 3 defa demektir.
“Allah’ım! Davetine icabet ediyorum. Emrine boyun eğiyorum. Bütün varlığımla sana teslim oldum. Senin hiçbir ortağın yoktur. Tekrar tekrar davetine icabet ediyorum, Şüphesiz hamd sana mahsustur, Nimet senindir mülk de senin, Senin hiçbir ortağın yoktur.”
Akabinde 3 defa salevat getirmek sünnettir. “Allahümme salli ala seyidine Muhammedi-nin nebiyyil ümmiyyi ve ala alihi ve sahbihi vesellim”
Böylece niyet edilip telbiye ve salevat söylenince ihrama girilmiş olur.
Kadınların İhramı
İhrama girme konusunda kadınlar da erkekler gibidir, ancak kadınlar normal elbise ve kıyafetlerini değiştirmezler. Çorap, ayakkabı ve eldiven giyebilirler, başlarını örterler fakat yüzlerini açık bırakırlar. Telbiye ve tekbir getirirken, dua ederken seslerini yükseltmezler. Özel hallerinde bulunan kadınlar ihrama girerken şu hususu dikkate almalıdırlar: Şayet adetleri bitmeden Arafat’a çıkmak zorunda kalacaklarsa, ifrat haccına niyet etmelidirler.
İhrama Nerede Girilir?
Mekke-i Mükerreme çevresinde ihrama girmek için belirlenmiş noktalar vardır. Bunlardan her birine “mikat” denir.
Mikat sınırlarının dışından hacca veya umreye gelenler bu sınırları ihramsız olarak geçemezler.
Buna göre:
Doğrudan Mekke-i Mükerreme’ye gidecek olan hacı adayları, uçaklar Cidde’ye indiği ve Cidde de mikat sınırları içinde bulunduğundan, uçağın kalkacağı havalimanında veya evlerinde ihrama girerler. Gerektiğinde uçak mikat sınırını geçmeden uçak içinde de girilebilir. Ancak pratikteki zorluğu sebebiyle uçakta ihrama girme tercih edilmemelidir.
Hacdan önce Medine-i Münevvere’ye gidecek olan hacı adayları, Medine-i Münevvere’de kaldıkları evlerde veya Mekke-i Mükerreme yolu üzerinde Medine-i Münevvere’ye 11 km. uzaklıkta bulunan “Zül-Huleyfe” (Ebyâr-i Ali)’ de ihrama girerler.
Hac veya umre yapacak olanların mikat sınırını ihramsız olarak geçemeyeceklerini belirtmiştik. Mikat sınırını ihramsız olarak geçtikten sonra ihram giyenlere ceza gerekir. Bu durumda olanlar henüz hac ve umre ile ilgili görevlerden birini yapmadan, herhangi bir mikat sınırına dönerek yeniden ihrama girerlerse ceza düşer.
Hac İçin İhrama Ne Zaman Girilir?
İhrama, “hac ayları” içinde girilir. Hac ayları, Şevval ve Zilkade ayları ile Zilhicce ayının ilk on günüdür. Bu aylar, hac menasikinin başladığı ve devam ettiği aylardır. Bazı İslam bilginleri mekruh olmakla birlikte hac ayları başlamadan önce de ihrama girilebileceğini söylemişlerdir. Ancak en uygunu ihrama hac ayları başladıktan sonra girmektir
İhram Yasakları
İhrama giren kimse için bazı iş ve davranışlar yasaktır. Bunlara “ihram yasakları” denir. Bu yasaklar ihrama girildiği andan, yani niyet ve telbiye anından itibaren başlar, ihramdan çıkıncaya kadar devam eder.
İhramlı kimsenin “ihram yasakları”na uyması vaciptir. Yasakları ihlal edenlere, yasağın çeşidine ve ihlal biçimine göre değişen cezalar gerekir.
İhramlı için yasak olan şeyler şunlardır:
Cinsel ilişkiye girmek veya öpüşmek, oynaşmak gibi cinsel ilişkiye götüren davranışlarda bulunmak. Şehevi duyguları tahrik edici şeyleri konuşmak.
Tırnak kesmek, saç sakal tıraşı olmak, vücudun herhangi bir yerindeki kılları koparmak veya kesmek, saç sakal ve bıyıkları yağlamak, boyamak, saçlara briyantin veya jöle sürmek, kadınlar oje ve ruj kullanmak, vücuda veya ihram örtüsüne koku sürmek ve parfüm kullanmak.
Elbise giymek, başı ve yüzü örtmek, eldiven, çorap veya topuklu ayakkabı giymek. Kadınlar normal giysilerini çıkarmazlar.
Ancak ihram süresince yüzlerini açık bulundururlar.
Harem denilen bölgenin (Mekke-i Mükerreme ve çevresinin) bitkilerini kesmek, koparmak. (Harem bölgesinin bitkilerini kesmek, koparmak ihramsız olanlar için de yasaktır.) Başkalarına zarar vermek, kavga etmek, sövmek, kötü söz ve davranışlarda bulunmak.
İhramlı için şunlar yasak değildir:
İhramlının yıkanması, kokusuz sabun kullanması, diş fırçalaması, diş çektirmesi, kırılan tırnağı ve zarar veren bir kılı koparması, kan aldırması, iğne yaptırması, yara üzerine sargı sardırması, kol saati, yüzük ve bilezik takması, kemer kullanması, omuza çanta asması, yüzü ve başı örtmeden üzerine battaniye, pike ve benzeri şeyler alması, palto ve benzeri giysileri giymeksizin omuza alması yasak değildir. İşte, usulüne göre ihrama giren hacı adayları, ihram yasaklarına riayet ederek, telbiye, tekbir, tehlil ve salavat-ı şerife söyleyerek, Mekke-i Mükerreme’ye ulaşırlar. Harem bölgesine ulaştıklarından dolayı dua ederler. İsteyenler Dua kitabındaki Mekke-i Mükerreme’ye Girişte Okunabilecek duayı okuyabilirler.
Evlere yerleşip dinlendikten sonra fazla vakit geçirmeden telbiye ve tekbir getirerek Harem-i Şerif’e giderler. Kâbe-i Muazzama’yı görünce telbiyeyi kesip tehlil ve tekbirlerle dua ederler. Daha sonra “Umre tavafı” nı yaparlar.
Tavaf
Tavaf Nedir?
“Tavaf”, Hacer-ül Esvet köşesinden veya hizasından başlayarak tavaf niyetiyle Kâbe-i Muazzama’nın etrafında yedi defa dönmektir. Her bir dönüşe “Şavt” denir. Yedi şavt bir tavaf olur.
Tavafın yapılışı
Hacer-ül Esvet hizasına gelmeden:
“Allah’ım! Senin rızan için Umre tavafı yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle” diye niyet edilir.
Tavafa başlamadan önce erkekler “Izdıba” yaparlar. Böylece Hacer-ül Esvet’in hizasına doğru gidilir. Bu esnada tekbir, tehlil getirilmesi ve dua edilmesi uygun olur.
Hacer-ül Esvet’in hizasına varılınca eller, içleri Kâbe-i Muazzama’ya doğru olacak şekilde namaza durur gibi omuz veya kulak hizasına kadar kaldırılıp “Bismillahi Allahü Ekber” denildikten sonra Hacer-ül Esvet “istilam” edilir. İstilam, elleri Hacer-ül Esvet’in üzerine koyup onu öpmek demektir. Ancak hac mevsiminde bu mümkün olmamaktadır. Bu sebeple Hacer-ül Esvet’e uzaktan elle işaret edilip sağ avucun içi öpülmekle yetinilir.
Hacer-ül Esvet’i istilam etmek sünnettir. Başkalarına eziyet etmek ise haramdır. Sünneti yerine getireceğim diye insanlara eziyet vermekten ve böylece haram işlemekten şiddetle sakınılmalıdır.
Bundan sonra Kâbe-i Muazzama sola alınarak tavafa başlanır. Tavafa başlarken ve her şavtın başında:
“Allah, bütün eksikliklerden uzaktır. Hamd, Allah’a mahsustur. Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Allah en büyüktür. Bütün güç ve kuvvet şanı yüce ve azamet sahibi Allah’a aittir.
Salat ve selam, efendimiz Muhammed aleyhi’s-selama olsun. Allah’ım! Sana iman ederek, Kitabını tasdik ederek, verdiğim sözü yerine getirerek ve Peygamberinin sünnetine uyarak bu ibadetimi yerine getiriyorum” diye dua edilmesi güzel olur.
Tavafın, Hatim’in dışından yapılması gerekir. Tavafın ilk üç şavtında erkekler “Remel” yaparlar.
Tavaf esnasında dua edilir, tekbir ve tehlil getirilir. Kur’an-ı Kerim okunabilir. Tavafta telbiye getirilmez. En uygunu herkesin içinden geldiği gibi ihlâsla ve samimiyetle dua etmesidir. Mutlaka bir takım Arapça duaların okunması şart değildir. İsteyenler Dua kitabında yer alan tavaf dualarını okuyabilirler.
Tavafın kesintisiz olarak yapılması sünnettir. Bu sebeple tavaf sırasında farz namaz için kamet getirilmesi, abdestin bozulması, ya da tavafı kesmeyi gerektiren başka bir mazeretin ortaya çıkması gibi durumların dışında tavafa ara verilmemelidir.
“Rüknü Yemani” köşesine gelindiğinde, bu köşe de istilam edilir. Diğer köşeler istilam edilmez.
Rüknü Yemani köşesi ile Hacer-ül Esvet köşesi arasında;
“Rabbimiz! Bize dünyada iyilik ver. Ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru. İyilerle birlikte cennete koy. Ey mutlak güç sahibi! Ey günahları çok bağışlayan! Ey âlemlerin Rabbi! ” duasının okunması güzel olur.
Hacer-ül Esvet köşesine ya da hizasına varılınca ilk şavt tamamlanmış olur. Beklemeden tekrar istilam yapılarak ikinci şavta devam edilir. Diğer şavtlar da aynı şekilde yapılır. Yedinci şavtın sonunda Hacer-ül Esvet tekrar istilam edilerek tavaf bitirilir.
Sonra Harem-i Şerif’in uygun bir yerinde iki rekât tavaf namazı kılınır. Tavaf namazının, kerâhat vakti değilse tavafın hemen peşinden kılınması daha iyidir. Tavaf namazından sonra dua edilir ve zemzem içilir. İsteyenler dua kitabında yer alan tavaf namazı duasını okuyabilirler. Ancak herkesin kendi dilinde içinden geldiği gibi dua etmesi daha güzeldir. Sonra Hacer-ül Esvet tekrar istilam edilerek sa’y yapmak üzere Safa tepesine gidilir.
3-Sa’y
Sa’y Nedir?
“Sa’y” kelimesi; koşmak, hızlı yürümek anlamına gelmektedir. Hac ve umrede Kâbe-i Muazzama’nın doğu tarafındaki
“Safa” tepesinden başlayarak “Merve” ye dört gidiş, Merve’den Safa’ya üç dönüş olmak üzere bu iki tepe arasındaki gidiş-gelişe denir. Safa’dan Merve’ye her bir gidişe ve Merve’den Safa’ya her bir dönüşe “şavt” denir. Safa ile Merve arasındaki yaklaşık 350 metre uzunluğundaki yürüme alanına “Mes’a” denir. Sa’y yapmak vaciptir.
Sa’yın aslı, Hz. Hacer r.anha’nın henüz kendisini emmekte olan oğlu Hz. İsmail a.s. için su ararken bu iki tepe arasında koşması hatırasına dayanmaktadır.
Sa’yın Yapılışı
Hacer-ül Esvet istilam edilerek Safa tepesine çıkılır. “Allah’ım! Senin rızan için umre Say’ını yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle.” diye niyet edildikten sonra Kâbe-i Muazzama’ya dönülerek tekbir, tehlil, salavat okunur ve içtenlikle dua edilir.
Sonra Merve tepesine doğru yürünür.
Sa’y esnasında herkes içinden geldiği şekilde dua eder. İsteyenler dua kitabındaki sa’y dualarını okuyabilirler. Yeşil ışıklı direklerin arasında, erkekler koşar adımlarla yürürler. Buna “Hervele” denir. Yeşil direkler arasında her gidiş ve gelişte: “Rabbim! Günahlarımızı bağışla. Bize merhamet et. Bize ikram et. Bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün kusurlarımızı biliyorsun, bunları affet. Çünkü Sen mutlak güç, kerem ve ihsan sahibi olansın.” diye dua edilmesi güzel olur.
Merve’ye varınca bir şavt tamamlanmış olur. Burada da yine Kâbe-i Muazzama’ya yönelerek tekbir, tehlil ve salavat-ı şerife getirilip dua edilir. Sonra Merve’den Safa’ya doğru yürünür. Safa’ya varınca ikinci şavt tamamlanmış olur. Diğer şavtlar da aynı şekilde yapılır. Yedinci şavt tamamlandıktan sonra Merve’de Kâbe-i Muazzama’ya karşı dönülerek dua edilir. İsteyen dua kitabında yer alan Sa’y bittikten sonra Merve’de okunabilecek duayı okuyabilirler. Fakat en güzeli, içe doğan duaların yapılmasıdır.
Umre Say’ından sonra tıraş olup ihramdan çıkmayıp, gerekirse biraz dinlendikten sonra:
“Allahümme inni üridu tavafel Kudumi feyessir-hu li ve tekabbel-hü minni” Allah’ım senin rızan kudüm tavafı yapmak istiyorum. Bunu bana kolay eyle ve benden kabul eyle. Diyerek niyet edilir ve kudüm tavafı yapılır. Tavaftan sonra tavaf namazı kılınır ve zemzem içilip üzere dökünülür. Ziyaret tavafından sonra izdiham ve yorgunluk fazla olacağı için, Haccın sa’yını istenilirse bu kudüm tavafından sonra veya başka bir nafile tavafından sonra, istenirse daha sonra ziyaret tavafından peşinden yapılabilir.
En faziletli olan haccın sa’yının ziyaret tavafından sonra ihramsız olarak yapmaktır. Sa’yı kudüm tavafından ve ya başka bir tavaftan sonra yapacaklarsa, o tavafta Izdıba ve remel yaparlar, daha sonra yapacaklarsa yapmazlar.
Bundan sonra ihramlı olarak, 8 Zilhicce terviye gününü beklerler. Fırsat buldukça, nafile tavaf yapılır ve ibadetle meşgul olunur. Beş vakit namazlarını mümkün olduğu kadar Harem-i Şerifte kılmağa çalışılır.
4-Tıraş Olup İhramdan Çıkmak
İhramdan ancak saçlar tıraş edilmek suretiyle çıkılır. Erkekler saçlarını dipten tıraş eder veya kısaltırlar. Kadınlar ise saçlarının ucundan bir miktar keserler. Kısaltmada saçların uçlarından alınacak miktar, parmak ucu uzunluğundan daha az olmaz.
Tıraş olduktan sonra umre ihramından çıkılmış olur. Hac için tekrar ihrama girinceye kadar eşiyle cinsel ilişki dâhil, bütün ihram yasakları kalkar. İhramdan çıkma aşamasına gelmiş ihramlı kimseler, birbirlerini tıraş edebilirler. Bu aşamaya gelmedikçe ihramlılar bir başkasını tıraş edemezler. Kıran ve ifrat haccına niyet edenler ihramlı kalmaya devam ederler.
Bu aşamada kesinlikle ihramdan çıkamazlar.
5. Hac İçin İhrama Giriş ve Arafat’a Çıkış
Temettü haccına niyet edip de umresini yapmış ve böylece Mekke-i Mükerreme’de kalmakta olan hacı adayları uygulamada, hac için ihrama genellikle Zilhicce’nin sekizinci günü (Terviye günü) girmektedirler.
Buna göre Zilhicce’nin sekizinci gününe gelindiğinde Mekke-i Mükerreme’deki evlerde, umre ihramında belirtildiği şekilde ön hazırlıklar yapılır. Kerâhat vakti değilse, iki rekât ihram namazı kılınır. Sonra: “Allah’ım! Senin rızan için hac yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle.” diyerek niyet edilir. Arkasından telbiye getirilerek hac için ihrama girilir. Böylece tekrar ihram yasakları başlamış olur.
Hac için ihrama girildikten sonra, Arafat’a çıkmadan önce nafile bir tavafın ardından haccın Say’ı yapılabilir. Haccın Say’ını bu şekilde önceden yapanlar artık “Ziyaret tavafından sonra sa’y yapmazlar. Fakat sünnete uygun olan, haccın Say’ının Ziyaret tavafından sonra ve ihramsız olarak yapılmasıdır. Bu şekilde ihrama girildikten ve arzu edildiği takdirde haccın Say’ı yapıldıktan sonra kafile ile birlikte, 8 Zilhicce Terviye günü bütün Hacılar (kıran, temettü veya ifrat haccı yapanların hepsi) sabah namazını Mekke-i Mükerreme’de kıldıktan sonra güneşin doğuşunu bekleyip telbiye, tekbir ve tehlil getirerek Mina’ya doğru hareket ederler. Öğle, ikindi, akşam, yatsı ve ertesi Arefe günü sabah namazını Mina’da, imkân bulurlarsa Mescid-i Hayf’da kılarlar, geceyi de Mina’da geçirirler. Bu mübarek günlerin ve saatlerin bereketinden olabildiğince yararlanılmaya çalışılır.
9 Zilhicce Arefe günü sabah namazını Mina’da kıldıktan sonra Arafat’a gitmek üzere hareket edilir. İntikal esnasında telbiye, tekbir, tehlil ve salevat getirilerek bol bol dua edilir. Arafat’a varıp çadırlara yerleşilir. Hacı adayı bir süre istirahat ettikten sonra bütün varlığı ile Allah c.c.’ya yönelip dua eder, telbiye, tekbir ve tehlil getirir, Kur’an-ı Kerim okur, namaz kılar, günahlarına tövbe ederek gözyaşı döker, zikir ve tesbihle meşgul olur, yapılan vaazları ve konuşmaları dinler. Abdestli bulunmaya dikkat eder. Zeval, yani öğle vaktine kadar böylece ibadet etmeye devam eder.
6- Arafat’ta Öğle ve İkindi Namazlarının Birleştirilerek Kılınması
Öğle vaktine kadar çadırlarda ibadetle meşgul olunarak bu mübarek mekânın ve zamanın feyzinden ve bereketinden azami derecede istifade etmeye çalışan hacı adayı, öğleye doğru namaz için hazırlık yapar. Öğle ezanı okunduktan sonra öğle ve ikindi namazları birleştirilerek kılınır. Buna “Cem-i takdim” denir.
Öğle ve ikindi namazı birleştirilerek şöyle kılınır:
Ezan okunduktan sonra, önce öğlenin ilk sünneti kılınır. Sonra kamet getirilerek öğlenin farzı eda edilir. Selam verildikten sonra teşrik tekbiri getirilir. Arkasından tekrar kamet getirilerek ikindinin farzı kılınır. Selamdan sonra teşrik tekbiri getirilir. Böylece öğle ve ikindi namazı bir ezan ve iki kametle eda edilmiş olur. Bu iki farz namazı arasında başka namaz kılmak mekruhtur. Bu sebeple öğlenin son sünnetiyle ikindinin sünneti kılınmaz. Öğle ve ikindi namazları cem-i takdim ile kılınırken seferî olanlar öğleyi de ikindiyi de ikişer rek’at olarak kılarlar. Eğer imkan varsa Mescid-i Nemira’da yoksa çadırlarda namazlar kılınır.
Namazlardan sonra Vakfe yapılır.
7-Arafat Vakfesi
Vakfe Nedir?
“Vakfe”, durmak demektir. Arafat Vakfesi ise belirlenen zamanda hac için ihramlı olarak Arafat sınırları içinde bulunmaktır. Arafat vakfesi, haccın en önemli rüknüdür. Çünkü süresi içinde orada bulunamayanlar o sene hacca yetişememiş sayılırlar. Peygamber Efendimiz s.a.v. “Hac Arafat’tır” buyurmuştur.
Arafat, Mekke-i Mükerreme’nin 25 km. Güney doğusunda bulunan geniş bir alanın adıdır. Arafat vakfesi bu alanda yapılır.
Bu geniş alanın sınırları levhalarla gösterilmiştir. Arafat vakfesinin sahih olabilmesi için hac ihramına girmiş olmak ve belirlenen süre içinde Arafat’ta bulunmak gerekmektedir.
Arafat Vakfesinin Zamanı
Arafat vakfesinin zamanı, Zilhiccenin 9. günü, yani Arefe günü öğleyin Güneş’in tepe noktasına gelip Batı’ya meyletmeye başladığı andan (Zeval vaktinden) bayramın birinci günü fecr-i sadık dediğimiz tan yerinin ağarmaya başladığı ana kadarki süredir.
Bu süre içinde her ne halde olursa olsun (uykuda, baygın, vakfenin farkında olsun, ya da olmasın) bir an orada bulunan kimse vakfe farzını yerine getirmiş olur. Uygulamada ise Arafat vakfesinin yapılışı aşağıda belirtildiği şekildedir.
Arafat Vakfesinin Yapılışı
Arefe günü Arafat’ta öğle ve ikindi namazları birleştirilerek kılındıktan sonra ayağa kalkılarak kıbleye karşı dönülür. Arafat duasının ayakta yapılması müstehaptır. Telbiye, tekbir, tehlil ve salavat getirilir. Tövbe, istiğfar ve dua edilir. Esas olan herkesin içinden geldiği gibi dua etmesidir. Ancak isteyenler Dua kitabındaki Arafat Vakfesi duasını okuyabilirler. Bir süre bu şekilde vakfe yapılıp bol bol dua edildikten sonra hacılar Arafat’tan ininceye kadar kalan süreyi yine ibadet, dua ve zikirle değerlendirmeye çalışırlar.
Arefe günü hac ihramıyla Arafat’ta bulunmak, bir Müslüman için en büyük nasiplerden biridir. Çünkü, bu kutsal yerde ve bu mübarek zaman diliminde yapılan ibadetler geri çevrilmez. Bu itibarla Müslüman Arafat’ta gönlünü her türlü dünyevi düşünce ve işlerden arındırarak, bütün samimiyetiyle Allah c.c.’ya yönelmeli, el açıp yalvarmalı, içine düştüğü günahları hatırlayıp gözyaşları içinde tövbe etmeli, af ve mağfiret dilemeli, kendisi, anne-babası, kardeşleri, çocukları, yakınları, milletinin fertleri ve tüm Müslümanlar için içtenlikle dua etmelidir.
Arafat’ta içinde bulunulan zaman diliminin her dakikasının çok büyük kıymeti vardır. Bu değerli vakitleri faydasız konuşmalarla, lüzumsuz meşguliyetlerle ve pek gerekli olmayan eş-dost ziyaretleri ile geçirip heba etmemelidir. Hele hele başkalarına sıkıntı ve eziyet vermekten, kötü söz ve davranışlardan, haklı bile olsa bir takım gereksiz tartışmalardan şiddetle sakınmalıdır. Bilinmelidir ki, bu mübarek yerde sevaplar nasıl kat kat olursa, günahlar da öylece katlanır.
Güneş battıktan sonra Arafat’tan Müzdelife’ye intikal başlayacağından, akşama yakın gerekli şahsi hazırlıklar yapılır. Güneşin batmasıyla birlikte Arafat’tan Müzdelife’ye doğru hareket başlar. Kafileler belli bir plan dâhilinde yola çıkarlar. Akşam namazı, Müzdelife’de yatsı vaktinde, yatsı namazıyla birleştirilerek (cem-i tehirle) kılınacağı için, kendi vaktinde kılınmaz.
Yolda yine telbiye, tekbir, tehlil, salavat ve duaya devam edilir. Elden geldiğince bu kıymetli vakitler değerlendirilmeye çalışılır.
Müzdelife’ye varınca yatsı vaktinde, akşam ve yatsı namazı birleştirilerek kılınır.
8- Müzdelife’de Akşam ve Yatsı Namazlarının Birleştirilerek Kılınması
Yatsı vakti girip ezan okunduktan sonra kamet getirilerek ilk önce akşam namazı kılınır. Selam verdikten sonra teşrik tekbiri getirilir. Sonra ezan okunmadan ve kamet getirilmeden yatsının farzı kılınır. Selamdan sonra yine teşrik tekbiri getirilir. Böylece iki vaktin farzı bir ezan ve bir kametle eda edilmiş olur. Buna “Cem-i tehir” denir. Bundan sonra yatsının son sünneti kılınabilir. Daha sonra vitir namazı kılınır. Akşam ve yatsı namazları bu şekilde birleştirilerek kılındıktan sonra “vakfe” yapılacak zamana kadar ibadetle meşgul olunur. İhtiyaç varsa istirahat edilir. Şeytan taşlamada (cemaratta) atılacak taşlar toplanır. Taşlar nohuttan büyük, fındıktan küçük 70 adet olmalıdır. Taşların temiz olmama ihtimali varsa yıkanır.
9- Müzdelife Vakfesi
Müzdelife, Harem sınırları içerisinde Arafat ile Mina arasında kalan bir bölgenin adıdır.
Müzdelife Âdem a.s. ile Havva validemizin burada buluştuğu, insanların toplanıp bir araya geldikleri, akşam ve yatsı namazları yatsı vakti girdikten sonra cem edilerek kılındığı için “toplanma, bir araya gelme ve buluşma yeri” anlamına gelen “Cem” diye de isimlendirilmiştir. Müzdelife’de vakfe yapmak haccın vaciplerindendir.
Müzdelife Vakfesinin Zamanı
Hanefi mezhebine göre 10 Zilhicce, kurban bayramının 1. günü sabahı fecr-i sadıktan yani tan yerinin ağarmağa başlamasından güneşin doğmasına kadar olan müddettir.
Şafi ve Hambelilere göre Arefe gününü bayrama bağlayan gecenin yarısından başlayıp güneşin doğuşuna kadar geçen süredir. Gece yarısından sonra, kısa da olsa orada bir süre kalanlar, hatta oradan geçenler vakfeyi yapmış sayılır.
Maliki mezhebine göre Arefe günü akşamı güneşin batışından bayram sabahı güneşin doğmasına kadar olan süredir.
Gecenin tamamını Müzdelife’de geçirmek ve ortalık iyice aydınlandıktan sonra Mina’ya hareket etmek ise,
bütün mezheplerde sünnettir.
Hanefi mezhebinde Müzdelife vakfesinin zamanı, fecr-i sadık ile başlar. Fecr-i sadıktan önce Müzdelife’den ayrılan bir kimse, tekrar dönmediği takdirde vakfeyi eda etmiş olmaz.
Bu bakımdan Hanefi mezhebine mensup hacıların, dinen geçerli hiçbir zaruret olmadan; Maliki, Şafi veya Hambeli mezheplerine göre fecr-i sadıktan önce vakfe yapıp Müzdelife’den ayrılmaları hatadır. Ceza kurbanı gerekir.
Çünkü diğer hak bir mezhep ile ancak zaruret halinde amel edilebilir. Keyfi değil…
Müzdelife Vakfesinin Yapılışı
Yukarıda belirtilen süre içerisinde, Arafat vakfesinde olduğu gibi, telbiye, tekbir, tehlil, salavat getirilir ve dua edilir. Asıl olan herkesin içinden geldiği gibi dua etmesidir. Ancak isteyenler Dua kitabındaki “Müzdelife Vakfesi Duası”nı okuyabilirler.
Müzdelife vakfesinden sonra Mina’ya hareket edilir. Kafileler belli bir plan çerçevesinde yola çıkarlar. Yol boyunca telbiye, tekbir ve tehlile devam edilerek Mina’da kalınacak çadırlara gelinir. İsteyenler burada bir müddet istirahat edip ihtiyaç giderirler. Daha sonra izdihamın olmadığı uygun bir zamanda Büyük Şeytanı (Akabe Cemresini) taşlamak üzere şeytan taşlama (cemarat) mahalline gidilir.
10- Şeytan Taşlamak (Remy-i Cimar)
Bayramın 1.2.3 ve 4 üncü günlerinde Mina’da bulunan ve “Büyük Şeytan-Akabe Cemresi”, “Orta Şeytan-Orta Cemre” ve “Küçük Şeytan-Küçük Cemre” diye adlandırılan üçtaş kümesine usulüne uygun olarak taş atmak haccın vaciplerindendir. Bayramın birinci günü Büyük Şeytana 7, ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinde ise her üç şeytana yedişerden 21′ er taş atılır. Taşlama küçükten büyüğe doğru yapılır. Ancak, Mina’da kalınmadığı takdirde dördüncü günü taş atılması gerekmez. Uygulamada bayramın dördüncü günü Mina’da kalınmadığı için bu gün taş atılmamaktadır.
Şeytan taşlama; kötülükleri, haksızlıkları, zulmü ve zorbalığı bir protesto anlamı taşır. Şeytan taşlayan hacı, bu hareketiyle şeytana, şeytanın yoluna uyanlara ve bütün kötülüklere karşı çıkışını sergilemiş ve kendisinin de bundan böyle asla şeytana uymayacağını ortaya koymuş olmaktadır.
Taşlamanın Yapılışı
Taşların atıldığı kümeye 3,5 ila 5 m kadar yaklaşarak, atılacak taş sağ elin baş ve şehadet parmaklarının uçlarıyla tutulur, kol fazla kaldırılmadan atılır. Taş “Bismillah, Allahü ekber rağmen li’ş-şeytani ve hizbihi” diyerek atılır. Taşların her biri ayrı ayrı atılmalıdır. Hepsi birden atılırsa tek taş atılmış sayılır. Atılan taş, yerine ulaşmazsa veya uzağa düşerse, onun yerine başkası atılır.
Taşlar, kümelerin üzerine veya kümeleri kuşatan havuzlara düşecek şekilde atılması yeterlidir. Bir yere çarpan veya birinin üzerine düşen taş, kendiliğinden atılması gereken yere düşerse yeterli olur; ilk düştüğü yerin hareketiyle düşerse, yerine başka taş atılması gerekir. Taşlar atıldıktan sonra beklenmeksizin oradan uzaklaşılır. Dua etmek için beklenmez, dua yürürken yapılır.
Cemre-i Akabeyi ilk taşın atılmasıyla telbiyeye son verilir.
Taşlamanın Zamanı ve Atılacak Taş Sayısı
10 Zilhicce Bayramın 1. Günü taşların atılma zamanı:
Fecr-i sadığın zuhurundan yani tan yerinin ağarmasından ertesi gün fecr-i sadığın zuhuruna kadar olan süredir. Fecr-i sadık zuhur etmeden atılması caiz değildir. Bu zaman diliminde taş atılmazsa dem gerekir (koyun kurban etmek).
Ancak: 1-Güneş doğmadan önce atılması mekruhtur. 2-Güneşin doğuşundan öğle vaktine kadar sünnet.
3-Öğle vaktinden güneş batıncaya kadar kerahetsiz caiz. 4-Güneş battıktan sonra caiz, fakat mekruhtur.
11-12 Zilhicce Bayramın 2. ve 3. Günleri taşların atılma zamanı:
Zevalden yani öğlenden sonra başlar, fecr-i sadığa kadar devam eder. Zevalden yani öğle vaktinden önce atılmasını ise dört mezhep imamı ve fakihleri caiz görmemiştir. Bayramın 2. ve 3. günü zevalden sonra, sünnet üzere sırasıyla küçük, orta ve büyük şeytana yedişer taş atılır. Küçük ve Orta cemrelere taş attıktan sonra, uygun bir yerde durularak dua edilir. Akabe cemresine taşlar atıldıktan sonra durulmaz, orası hemen terk edilir.
13 Zilhicce Bayramın 4. Günü taşların atılma zamanı:
Bayramın dördüncü günü tan yeri ağarıncaya kadar Mina’dan ayrılmamış olanlar, tan yerinin ağarmasından itibaren güneş batıncaya kadar her üç şeytana “7″şerden toplam 21 taş daha atarlar. Tan yeri ağarmadan Mina’dan ayrılanların bu günün taşlarını atmaları gerekmez. Uygulama da böyledir. Taşlamalarda, çok kalabalık olan gündüzün izdihamlı saatleri yerine, tenha olan gece saatleri, ya da akşam saatleri tercih edilmelidir.
Taşlamada Vekâlet ve Atılamayan Taşların Kazası
Meşru mazereti bulunmayan, gücü yeten kimselerin taşları bizzat kendilerinin atması mecburdur.
Bir kimsenin vekâlet vererek taşlarını attırmaları geçerli olmaz. Ayakta namaz kılamayacak derecede hastalık, yaşlılık, sakatlık, çok zayıf olup izdihamdan zarar görecek halde bulunmak ve benzeri durumlar meşru mazerettir.
Vekil olan kimseler, cemrelerin her birinde önce kendi taşlarını atarlar; sonrada vekili oldukları kimse veya kimselerin taşlarını atarlar. Kendisine zarar geleceği düşünülen çocukların taşlarını velisi, bilinci kapalı, bayılmış vs. hasta kişilerin taşlarını vekâlet gerekmeksizin arkadaşları uygun şekilde atar.
Vaktinde atılamayan taşların İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye göre, daha sonra kaza edilmez. Zamanında atılmadığı için ceza kurbanı gerekir. İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre atılmayan taşlar ertesi günü veya en geç dördüncü gün güneş batımından önce atılıp kaza edilmesi vaciptir ve ceza düşer. Aksi takdirde ceza gerekir.
11- Hac Kurbanı (Şükür Hedyi)
Temettü ve Kıran haccı yapanların, bir mevsimde iki menasiki yani umre ve haccı eda edebilmiş olmalarına şükretmek üzere hac kurbanı (şükür hedyi) kesmeleri vaciptir. Her ne kadar sünnete uygun olan, hac kurbanının, büyük şeytana taş attıktan sonra kesilmesi ise de, taş atmadan önce de kesilmesi mümkündür.
Hac kurbanı, Harem Bölgesi sınırları içerisinde, bayramın birinci günü tan yerinin ağarmaya başlamasından itibaren kesilir.
Hac kurbanının etinden sahibi dâhil herkes yiyebilir.
Temettü ve Kıran haccı yapanlar, Kurban kesme imkânı bulamazlarsa bunun yerine on gün oruç tutarlar. Bu on gün orucun üç günü, hacdan önce ve hac ihramına girdikten sonra (Mekke-i Mükerreme’de) tutulur. En uygunu 7, 8 ve 9. Zilhicce günlerinde tutulmasıdır. Geri kalan yedi gün ise, bayramın dördüncü gününden sonra olmak üzere, hacdan sonra tutulur. Bu yedi günün memlekete döndükten sonra tutulması daha uygundur. Bunların peş peşe tutulması şart değildir.
Hacılar, Kurban Bayramında şartlarını taşıyan her müslümanın kesmekte olduğu kurbanı (Udhiyyeyi) kesmek zorunda değillerdir. Fakat sevap kazanmak için nafile olarak kesebilirler. Nafile olarak bu kurbanı kesmek istedikleri takdirde vekâlet vererek memleketlerinde kestirmeleri daha uygun olur.
12- Tıraş Olup İhramdan Çıkma
Temettü veya kıran haccı yapanlar şeytana taş atıp kurbanı kestikten; ifrad haccı yapanlarda şeytana taş attıktan sonra saç tıraşı olurlar veya saçlarını kısaltırlar ve böylece ihramdan çıkmış olurlar.
Cinsel ilişki dışındaki bütün yasaklar kalkar. Cinsel ilişki ise, ziyaret tavafıda yapıldıktan sonra helal olur. Eğer ziyaret yapılmasa, tavafı yıllarca geciktirilirse eşine yaklaşmak helal olmaz.
13- Ziyaret Tavafı
Ziyaret veya diğer adıyla ifaza tavafı; Arafat’tan indikten sonra yapılan tavaftır. Haccın iki rüknundan biridir. Bu olmaksızın, hac tamamlanmaz. Çünkü ayeti kerimede “ve Beyt-i Atik-i yani Kâbe-i Muazzama’yı tavaf etsinler” buyurulur.
Ziyaret Tavafının Vakti
Ziyaret tavafının vakti, bayramın ilk günü fecr-i sadığın doğması yani şafak vaktinden itibaren başlayıp ömrün sonuna kadar devam eden süredir. Arafat vakfesinden sonra 10 Zilhicce, kurban bayramı sabahı tan yerinin ağarmasından itibaren her ne zaman yapılsa ziyaret tavafı eda edilmiş sayılır.
Ancak İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye göre, ”eyyam-ı nahr” denilen kurban kesme günlerinde yani bayramın 3. Günü akşamı güneş batıncaya kadar yapılması vaciptir. Daha sonraya bırakılırsa ceza kurbanı dem gerekir. Bayramın 1. Günü yapılması daha faziletlidir.
İmam-ı Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre, ziyaret tavafının eyyam-ı nahrda eda edilmesi vacip değil, sünnettir daha sonraya bırakılması mekruhtur, fakat ceza gerekmez. Uygulamada ziyaret tavafı, tıraş olup ihramdan çıktıktan sonra yapılmaktadır. Ziyaret tavafının, bayramın ilk üç gününde yapılması usule uygun ise de, daha sonraki günlerde de yapılabilir.
Ziyaret Tavafının Yapılışı
Önce, “Allah’ım! Senin rızan için ziyaret tavafı yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle” diyerek niyet edilir. Daha sonra Hacer-ül Esvet hizasına gelerek “Tavafın Yapılışı” konusunda anlatıldığı gibi tavafa başlanır ve yedi şavtla tavaf tamamlanır.
Tavaf tamamlandıktan sonra belirtildiği şekilde tavaf namazı kılınır. Böylece haccın ikinci rüknü de tamamlanmış olur.
Ziyaret tavafının tamamlanmasıyla hac ihramından çıkışın ikinci aşaması da gerçekleşmiş olur. Buna “ikinci tehallül” denir. Böylece eşiyle cinsel ilişki yasağı da ortadan kalkmış olur.
Ziyaret tavafının, tıraş olup ihramdan çıktıktan sonra yapılması sünnete daha uygundur. Özel hallerinde bulunan kadınlar, ziyaret tavafını bu halleri sona erinceye kadar ertelerler. Arafat’a çıkmadan önce haccın Say’ını yapmamış olanlar, ziyaret tavafından sonra bu Say’ı yaparlar.
14- Haccın Say’ı
Sa’y yapmak, haccın vaciplerindendir. Arafat’a çıkmadan önce haccın sa’yını yapmamış olanlar ziyaret tavafının ardından,
“Allah’ım, Senin rızan için hac sa’yını yapmak istiyorum, bunu kolaylaştır ve kabul eyle” diye niyet ederek daha önce
“Sa’y” konusunda belirtildiği şekilde hac sa’yını yaparlar. Hac sa’yını, tıraş olup ihramdan çıktıktan sonra yapılması sünnete daha uygundur. Bundan sonra hacı, Mekke-i Mükerreme’de kaldığı süre içinde beş vakit namazı Harem-i Şerif’te kılmaya özen gösterir.
Bol bol nafile tavaf yapar. Mekke-i Mükerreme’den ayrılacağı sırada da “Veda Tavafı” yapar.
15- Veda Tavafı
Hacca uzaklardan yani Mikat sınırları dışından gelmiş olanların (Afakilerin) Mekke-i Mükerreme’den ayrılmadan “Veda Tavafı” yapmaları vaciptir. Bu, hacıların hacla ilgili olarak yapacakları son görevdir (nüsüktür). Buna “Sader Tavafı” da denir.
Veda Tavafı, “Allah’ım! Senin rızan için Veda tavafı yapmak istiyorum. Bunu kolaylaştır ve kabul eyle” diye niyet edilerek tıpkı diğer tavaflar gibi yapılır. Tavafın arkasından, tavaf namazı da kılındıktan sonra çokça dua edilir, af ve mağfiret dilenir. Göz yaşı dökülür. İsteyen Dua kitabındaki veda tavafından sonra okunacak duayı okuyabilir.
Nihayet ayrılığın üzüntüsü içinde göz yaşlarıyla Kâbe-i Muazzama’ya ve Mescid-i Harama veda edilir. Ziyaret tavafından sonra herhangi bir nafile tavaf yapılıp veda tavafı yapılmadan Mekke-i Mükerreme’den ayrılma durumunda kalınmışsa, yapılan bu nafile tavaf, veda tavafı sayılır. Özel hallerinde bulunan kadınlar, bu durumları sona ermeden Mekke’den ayrılmak zorunda kalırlarsa, veda tavafı yapmazlar, bundan dolayı bir ceza da gerekmez.